Bağlarla ilgili en eski hikaye, gizemli ve egzotik giyim kültürlerinin en inanılmaz kısmı olan Mısır’dan geliyor. Uzun dikdörtgen bir kumaş omuza asılır ve boynun etrafına sarılır. Kısa bir eşarp gibi ve bu efsanedeki bağların prototipi. Eski Mısır’da, bu aksesuar, kullanıcının sosyal durumunu temsil eden çok önemli bir anlama sahiptir. Sıradan siviller değil, sadece soylular giyebilir. Bir bakıma, modern bağ, eski Mısır’ın feodal sisteminin bir sembolü olan kavramsal bir ürünün türetilmesidir. Açık bir sınıf farklılaşmasını temsil eder ve bağların gelişimi yoluyla miras alınır. Avrupa’da, İngilizlerin en ilginç olduğu bağlarla ilgili daha fazla hikaye var. Eski efsaneye göre, bağlar İngiliz kadınlar tarafından icat edildi. Kocasının kıyafetlerindeki lekelerden yemek yemekten dolayı baş ağrısı var. Onları temiz tutmak için zeki kadınlar yakalarına bir parça kumaş koydu. Böylece gerekirse ağzını silebilir. Ayrıca, bazı taşlar dekorasyon için adamın kafına çivilenir. Nihayetuç olarak, bu iki İngiliz hazinesi mevcut bağlar ve kol düğmeleri haline geldi ve tüm dünyada erkekler tarafından arandı. Tabiatl ki başka efsaneler de var. Sorun, bağlar İrlandalı balıkçılar tarafından balık tutarken rüzgarı izlemek için kullanıldı; karısı ya da Romalı askerlerin sevgilisi MÖ birinci yüzyılda barış için bir eşarp ile dua etti; ya da İngiliz askerlerinin savaşındaki yara izini örtmek için kullanıldılar. Hiç kimse gerçek olup olmadıklarını bilmiyor, ancak bağların pratiği aslında savaştan geliyor gibi görünüyor.